"Bir kitap okudum, hayatım değişti" cümlesi, oldum olası beni güldüren bir beyanattır. İnsanların hayatlarının nasıl kitaplara bağlı olduğunu, bir kitabın, bir insanın düşünce yapısını nasıl etkileyebileceğine inanmazdım oysaki.
Ama... Bir kitap okudum, hayatım değişti. Ayn Rand'ın "Atlas Vazgeçti" isimli kitabından bahsediyorum. Eylül ayının başlarıydı, yazlıkta can sıkıntısından patlarken, tesadüfen bir arkadaşıma ne okuduğunu sordum, konusunu bilmesem de öncelikle ilk cildini alıp okumaya karar verdim. Kitap dediysem, öyle bir oturuşta okunup, hazmedilen bir kitap değildi. Öncelikle 3 cilde yayılmış, 1.800 sayfadan bahsediyorum, hemen belirteyim. Çok zor okudum, okurken kendimle çatıştım, onlarca kez "hadi canım" diyerek elimden fırlattım. Araya zaman koydum, araya başka kitaplar aldım onları okudum. Ama, kitabı bitirdiğim 2 gün öncesine kadar aklımın bir köşesi, çalışırken, eğlenirken, yatağa yattığım zaman uyumadan önceki zamanlarda, banyo yaparken suyun altında, kitapla meşguldü.
Ne anlatıyor bu kitap? Neden bu kadar rencide etti seni? Bu soruları 2 gündür kendime devamlı soruyorum. Ben sol görüşlü bir aileden gelen, yetişme tarzı olarak sol görüşü benimsemiş, oylarını bu yaşa kadar, tatlı su solundan, komünist partiye kadar kullanmış olan biriyim. Ekonomide, rekabetin yavaşlatılmasını, devlet eliyle konmuş kuralların gerekliliğini, insanların zor dönemlerinde sığınmaları gereken sosyal güvenlik kurumlarını ve hatta sosyal güvenlik yasalarını ve işçinin yanında olan bütün yasaları da altına imzamı atabilecek kadar savunmuş, üstelik bu yasaları kendime yakın gördüğüm partiler dışındakiler çıkardığında da takdir etmiş bir insanım. Bu kitap, benim işte bütün bu düşüncelerimi, kafamda var olan "insan temiz bir varlıktır" imgesini, sendika mevhumunu, sosyal güvenlik kavramını, ekonomiye devlet müdahalesi gerçeğini teker teker gözden geçirmeme yol açtı.
Kitabı okurken, gerçek hayata ilişkin çok şey düşündüm. Ama kafamda en çok çınlayanı, kendimi en çok sorgulatanı bu cümle oldu. "Çalışmayan her insan toplumun asalağıdır." Bu cümle kitapta yok, tamamen kendi düşüncelerim ve kendi kelimelerimle kurulmuş bir cümle. Tek cümleyle kitabı özetlememi isteyenlere, benim okuduğun, hazmettiğim, özümsediğim ve kurduğum bir cümle.
Kitapta bahsedilen onlarca konudan, en önemlisi bu zaten. İnsan denilen varlık, işinden kaytarmaya, gerekli gereksiz hasta numarası yapmaya, üretiminden çok üretmemeye meğilli olduğu sürece, işvereni sömürecektir. İşçilerin çalışma koşullarının düzenlenmesi konusunda sendikaların varlığının haklı bir gerekçe olduğuna hala şiddetle inansam da, sendikaların, işçiler ne kadar az çalışırlarsa, o kadar iyi mantığından da kurtulması gerektiğini düşünüyorum artık.
Kendini geliştirmek isteyen, içindeki hırsı öne çıkarmak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap bu. Ama öncelikle, insana kendini sorgulatan bir kitap. Ben mesela, işe geç gittiğim ya da canım evden çıkmak istemiyor bahanesiyle gitmediğim her dakikanın hesabını sordum kendime, anneme de okuttum kitabı bir yandan, o da bugünlerde, çalıştığı süre kadardır emekli maaşı aldığını düşünüp kendini suçlu hissediyor mesela.
Kısacası, birşeyler aldığımız ekonomiye, birşeyleri geri vermemiz gerekiyor sanırım.