25 Kasım 2010 Perşembe

Güney Afrika'ya bir ev de siz yapın...

Size de olmuştur. Güzel bir tatil hayaliyle gittiğiniz bir yerden, içiniz burkularak dönmüşsünüzdür. İşte öyle birşey oldu Güney Afrika tatili benim için.

Anlatmaya başlamadan önce, ilkokul öğretmeni edasıyla, biraz bilgi vermekte fayda var sanırım. Üçgen şeklindeki Afrika kıtasını gözünde canlandırmayan yoktur herhalde. Adı üstünde işte, o üçgenin en alt köşesi Güney Afrika. Yukarda Botswana, aşağıda penguenler var. Ortada ise, doğal güzelliklerinin yanında insanın gözüne o bir damla yaşı yerleştiren ülke.

Hikaye aslında çok da bilinmedik değil. 19. yüzyılın başlarında, altın ve pırlanta zenginliği dolayısıyla, önce Boer'ler (Afrikaans adıyla da anılan, Hollandalı, Flaman karışımı koloniyalistler) daha sonra da İngilizler tarafından sömürgeleştirilirler. Klasik hikayenin devamında, yerli halk zaten kabile düzeniyle yaşıyordu, zaten madenlerle ilgilenmiyordu, hastalık,dinsizlik ve yolsuzluk kol geziyordu gibi bahaneler de hazır. Sonuçta kavga, dövüş, mini iç savaş derken İngilizler, Boer'leri bastırıyorlar ve Güney Afrika Commonwealth üyesi olarak resmi bir İngiltere sömürgesi oluyor.

20. yüzyılın başına gelindiğinde, "modern" köle sistemi, Apartheid devreye giriyor. Alıyorlar insanları, beyazlar, melezler, siyahlar diye ayırıyorlar. Kaba bir hesapla 80% siyah, 10% beyaz ve 10% melez nüfusa sahip Güney Afrika. Bu oran geçtiğimiz yüzyılda aynı kalıyor. Hikayenin devamı da tahmin edilebilir. Beyazlar en yüksek standartlarda yaşarken, Siyahlara ne eğitim hakkı, ne sağlık yardımları verilmiyor. Bu durum 1990'da Mandela'nın hapisten çıkmasına ve 1994'de yapılan bir genel seçimle Siyahların hükümetine kadar da devam ediyor.

Tarih dersi ile amacım sizi ne hikayeden soğutmak, ne de sizlere birşeyler öğretebilmek. Sadece bugünkü durumu anlayabilmek için kaba hatlarıyla ülke insanlarının neler yaşadığına bir göz atmak gerekiyor.

Bugüne geldiğimizde ise, nüfus ırk oranı yine aynı. Beyazların yaşama ortalaması 79, siyahlarınki 48. Bunda Siyah nüfusun 30%'unun Aids virusu taşıyıcısı ya da hastası olmasının rolü büyük. Bugün Siyah hamile kadınların %50'sinin virusu taşıdığı sanılıyor. Aids nedeniyle yetim kalan çocuk sayısı 1.2 milyon.

İşsizlik genelde 24%, Siyah kısım içinde ise 35% civarında.

Tablo bu iken, bugüne baktığımızda, halkın 75%'i, ya da Siyah nüfüsun 81%'i Location ismi verilen, teneke mahallelerde yaşıyor. Büyük şirketlerin çoğunun hala Avrupalı ülkelerin elinde olması nedeniyle, bu teneke mahallelerin bir çoğunda elektrik ve su bulunmuyor. Bu mahallelere yerel yönetimler tarafından çöp toplama hizmeti bile verilmiyor. Beyaz ırk mensuplarının malikanelerinde yüksek duvarların üzerindeki elektrikli tellerin arkasında yaşadığını da belirtmeden geçemeyeceğim. Siyahlardan son dönem korkularından dolayı kendilerini evlerine hapsetmiş, buna da yaşamak denirse, yaşıyorlar.

Burada küçük bir anekdot anlatmam gerekirse... Bir Afrikaans'la evli olan Türk rehberimiz, gezinin bir bölümünde bize Location'lardaki yaşamı anlatırken : "Zenciler o kadar tembel ki, mahallelerini bile süpürmüyorlar" dedi. Anlatmak istediği neydi, çok anlamadım, çok da dinlemedim doğruyu söylemek gerekirse, ve hatta gezinin sonuna kadar onun konuştuğu kısımlarda, kulağımda ipod'um Epica dinleyerek ve en azından sinirlenmeden, Güney Afrika tarihini anlatan kitabımı okuyabildim. Yine de bir gün karşılaştığımızda kendisine Türkiye'de hangi şehirde kapısının önünü süpürdüğünü ve çöplerini nasıl imha ettiğini sormak isterim.

Gelelim çözüme... Çözüm Townshipler.


Daha geniş arazilere yayılmış, modern, elektrik ve suyun bulunduğu, uluslararası örgütlerin baskısıyle yerel yönetim hizmetlerinin verildiği evler yapmak.

Peki... bir ev de biz yapalım ama nasıl?

İşte burada devreye gönüllü dernekler giriyor. Eğer siz de güçlü, kuvvetli değilim, ama elim, ayağım, herşeyden önemlisi kalbim hala tutuyor diyorsanız, onların hepimize ihtiyacı var. Aralarında tuğla görmemiş olanlar duvar örüyorlar, 42 kiloluk kız çocukları merdiven tepelerinde tavan boyuyorlar. Hiçbir şey yapmayı bilmeyenleri, çalışanlara kahve yapıyor. Ama onlar her sene 1 hafta Güney Afrika'ya geliyorlar. 1 hafta içinde 20bin kişiye ev yapıyorlar. Kendi evlerine dönerken, uçakta gözlerinde gülümseyen çocukların mutluluğu oluyor.

İsterseniz siz de bir bakın. 29 Kasım 2011'de oralarda buluşmak umuduyla...

http://www.nmtownshiptrust.com/getdoc/73ee7047-9e44-4406-ac6c-e273c618be94/Building-Blitz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder