Resmi olarak tıp literatüründe bir hastalık olarak görülmese ve teşhis mekanizması bulunmasa da, bilgisayar oyunu bağımlılığı, 21. yüzyılın modern psikolojik hastalıkları arasında yerini almaya aday. Bu hastalığın sınırında yaşayan, zaman zaman etkilerini hisseden, ama sürekli mücadele eden biri olarak, nedir, ne değildir'ine fazla bulaşmadan, kendi yaşadıklarımı anlatmak istedim. Belki de, her sabah uyanıp, içimdeki oyun oynama canavarına yenilmek üzereyken, nasıl birşey olduğunu oturur okurum da, vazgeçerim diye düşündüm.
Anonim bilgisayar oyunları bağımlılığı diye bir dernek olsaydı, ve toplantılarına katılsaydım, herhalde şöyle başlamam gerekirdi. " Merhaba, ben Peykan, 34 yaşındayım, bilgisayar oyunu bağımlısıyım."
Bazı insanların, bazı şeylere karşı zaafları olduğunu biliyoruz. Benim bilgisayarlara karşı çok küçük yaştan beri gelen bir zaafım, yaşım itibariyle olamaz. Benim bağımlılığım 90'lı yılların ortasında internetin yaygınlaşmasıyla başladı. Kendimi analiz etmeye çalıştığımda, sanırım pijamamı bile çıkarmadan insanlarla iletişim kurabilmenin cazibesiydi ilk başlarda chat yapmamın nedeni. Sanal bir ortamda, hayatımı sanal olarak devam ettirmemek için mücadele ettim ilk kendimle. O aralar çok fazla bilgisayar oyunu da oynamıyordum doğrusunu söylemek gerekirse. Üniversite 3. sınıfa geldiğimde, arada sırada ufak tefek oyunlar oynamakla birlikte, vaktimin yüzde seksenini internette bilgisayar başında geçirmeye başlamıştım. Zaman zaman okula gidemiyor, sınavlara çalışmıyor, bilgisayar başından uzakta olduğum zamanlarda mutsuz, agresif biri olup çıkmıştım. Şimdilerde aslında, bağımlılığımın temellerinin o dönemde atılmış olduğunu anlıyorum. Ancak, o zamanlar bunun bir bağımlılık olduğunu anlamamıştım. Üniversite 3. sınıfın yaz tatiline girerken, elimdeki 4 bütünlemeye bakınca, bu böyle olmaz dedim, kapattım bilgisayarı.
İş hayatıyla tekrar muhatap olmak zorunda kaldığım bilgisayarla ilişkilerim 2005 yılı ortalarına kadar, orta sıcak şekilde devam etti. 2005 yılında, ellerim titreyerek kurdum ilk bilgisayar oyununu. Öyle aman aman da bir oyun değildi açıkçası. Ama bazı kapılar bir kere aralanıyormuş. Europa 1400'le başlayan maceram, aradaki sayısız online, offline oyunla devam etti. 2007 yılının kasım ayına geldiğinde, World of Warcraft'ın pençesine düştüm.
Son cümlemi tekrar okurken farkettim. Bağımlılığın yarattığı, "suç bende değil" psikolojisi hala üzerimde.
2007-2009 arası, sadece oyun oynayarak geçti. Bir şekilde geçinmemi sağlayan işim dışında herşeyden, gerçek hayattan vazgeçtim. Görüşememekten dolayı bir çok arkadaşımı kaybettim. Her sabah mızmızlanarak uyandım, ağlayarak işe gittim. Şu anda iyi ki o dönemde yoğun bir işim varmış da en azından gündüzleri oyun düşünmemi engelliyormuş diye seviniyorum. Bu dönemde oyun oynamamın artmasında hiç tanımadığım bir ülkede, dillerini bile konuşmadığım insanlarla birlikte olumanın etkisi var mıydı? Muhakkak ki vardı ama şu anda bana bu da bir bahane olarak görünüyor. Asıl sebep yine aynı... Bilgisayar oyunlarının insanın içindeki hırsı alevlendirmesi, ve oyunun bütün dinamiğinin, "oyunda ne kadar zaman geçirirsen, diğerlerinden o kadar iyi olursun" olması.
2009 yılının Şubat ayında tekrar Türkiye'ye dönüşümle, kendime bir çeki düzen vermenin zamanı geldiğini idrak ettim. Yoğun mücadele sonucunda, 2009 yılının sonlarına doğru, tekrardan bilgisayarla ilişkilerimi sınırlandırmaya karar verdim. Arada gecen 8-9 ayda, suçluluk psikolojisiyle oyun oynarken, yapmam gerekenleri düşünüp, ne oyundan ne gerçek hayattan zevk almadım. Oyundayken gerçek hayatı, gerçek hayattayken oyunu düşündüm.
1.5 yıl boyunca, bilgisayarla aram yine limoni olarak devam etti. Oyun hesabımı kapatmaya hiç kıyamadım, ama sosyalleştim, arkadaşlarımla tekrar dışarı çıkmaya başladım, iş hayatına tekrar kendimi kaptırdım.
Aralık ayından itibaren tekrar oyuna döndüm. Yeni bir kararla. Bundan sonra hiç kimseye, oyun oynamak için yalan söylemeyecektim. Böylece benim çok oynadığımı, insanlar benden önce farkedecekler, ailem ya da arkadaşlarımdan gelen tepkilerle kendimi toparlayabilecektim.
Şu anda hesabımın üzerinde aile kontrolu var. Evet ben koydum, evet şifresini biliyorum ama değiştirmiyorum. İlk zamanlarda oyunum 6 saat sürekli oynayınca kapanırken, şimdi 4 saatte kapanıyor. Evde olduğum zamanlarda yine oyun oynuyorum. Bunu ileride haftada 3 günle sınırlandırmaya karar verdim. Ne zaman becerebilirim, henüz bilmiyorum.
Kabul etmek bi kere en önemlisi.. Ben yıllardır olan internet bağımlılığımın 1 senedir farkındayım. Ve 1 senedir ben de kimseye yalan söylemiyorum.
YanıtlaSilHiç bir zaman oyun sevdalısı bi insan olmadım ama yine de internete daha da bağlanmaktan korktuğumdan uzak dururdum wow ve benzeri oyunları denemekten.
Şimdi ona da bağımlıyım.
İyi mi oldu peki?
Asıl şimdi gördüm ki internette ya da bilgisayar başında geçirilen sürenin niceliğine takılırken niteliğini tamamen göz ardı ediyoruz. Şimdi yaptığım şey internette amaçsızca saatler harcamak yerine, istediği kadar gereksiz olsun, bir şeylerle uğraşıyor olmak, bundan zevk almak ve aynı zamanda bağımlılığı tolere edebilmek... Dengeyi korumaya çalışıyorum bir de sosyal hayatla da^^
İyi mi oldu peki? Belki de en doğru zamanda başladım :) Gerçek hayattan da kaçmaya ihtiyacı oluyor insanın çünkü zaman zaman.
Bu yazıyı paylaştığın için sana çok teşekkür ederim^^
2000 lerde bilgisayarla tanistim ilk zamanlar chat vs takiliyordum " o gune lanet olsun" bir baktim ki online bir oyunun icindeyim aksamlari onu dusunup yatiyor sabahlari onunla uyaniyordum yil 2013 toparlanmam lazim birseyler degismeli aksamlari uyumadan once verilen kararlar sabah bilgisayarin acilmasiyla bozuluyordu herseyi sildim attim ve sonra online oyun sevdasi beni cep telefonumdan yakaladi bazen googla nasil birakarim diye yaziyorum tum cevaplar ilgisiz tatmin etmiyor beni en cokta harcanan paralar offfff of nasil kurtulacam bilmiyorum eroin gibi dsyanamiyorum sefalet beni bulmadan ben oyunlardan vazgecmeliyim ama nasil?
YanıtlaSilKonu icin tesekkurler
bende bir bilgisayar bagımlısı , parantez içinde oyun manyagıyım.
YanıtlaSilAslında iyi bir üniversite de okuyorum ve sağlam yeteneklerim var.Ama bu metin2 beni mahvetti.Okulu asıp,metin2 oynuyorum.Aslında yıllar oldu eskisi gibi heyecanı zevki yok.Ama bilgisayarda dön dolaş yıne o oyun.Sonra pes 2011 2013. Şimdide 2014 ü alıcam.Yapacak o kadar şey varken, saatlerimi harcıorum.Ve işim oolmadıkca evden cıkmıorum .aFedersiniz bazı zaman şişeye tuvalet yaptıgım bile oluyor.Ne halt edecem bilmıorum.Of
Cok uzuuun bi yazi yazmistim ve tum derdimi anlatmistim. Ama ileri tusuna tikladim yanlislikla ve silindi :(
YanıtlaSilOzet geceyim oyun bagimliligi beyninizdeki dopamin reseptorlerini ele gecirip tum hayatimizi mahvediyor arkadaslar. Hani mesele ekran karsisinda basit bi radyasyona maruz kalmak falan degil, beyne cok korkunc etkileri var. Boyle bi bagimliliginiz varsa bunun bi hastalik oldugunu aklinizdan cikarmadan o bagimliligi tamamen hayatinizdan cikarmaniz gerekir, emin olun psikolojik, sosyal, akademik, fiziksel her anlamda cok daha iyi olacaksiniz ve bikac ay sonra beyninizdeki dopamin reseptorleri artacagi hayatin geri kalanindan eskisine gore cok daha fazla keyif alacaksiniz. Yaziyi yazan: 1 yil oncesine kadar asiri sekilde oyun bagimlisi olan bi tıpçı