12 Nisan 2012 Perşembe

bazen de şiir gelir aklına...


en durgun nehirdin sen... kıyısında oturup soluklanmalık... yorgun bir kalbin pili, kuru bir stampanın mürekkebi... eski bir yorganın iğnesi... kendine batırmalık... yine de... benimsin...

anlamlı yüzlerde bir harf... bir elif... bir cimdin sen... ışıldayan, kıpırdaşan, tanıdık bir mızrap... yok hayır... bir ızdırap... çok derinlerde... aslında... benimsin...

gördüklerime kör kulağım... söylediklerine sağır gözlerim... sıcaklığını hissedemiyor artık damağım... ama... lezzetlisin... çünkü... benimsin...

sırtımda şal yerine yel... giysilerim parça pinçik... saçlarıma atılmış bir molotof gibisin, umurumda değil... benimsin...

her gün doğan güneşle... yollara düşme isteğim... birey olma nedenim... özgürlüğüme inanma bebeğim...  benim cesaretimsin... işte... dedim ya... benimsin...

istanbul'da bir pavyon... kars'ta bir şiir... yollarda bir trafik kazası... cebimde bir küpe teki... beni bütün bunlarla tanıştırdığın için... benimsin...

içimde müzeler... masumiyetinden en derin ahlaksızlığına... boş bir sigara paketi... bir toplantı notu... sahi... kadın atmış... olsun... ben hatırlıyorum ya... benimsin...

sen... benimsin... hiç elde etmediğim... elde edemeyeceğim... elde etmek istemediğim... basit... kaybedemeyeceğim... en çok da bu yüzden... benimsin...

İlhamı veren kişi olarak... son cümleyi yazma onuru da Ulus Baker'in olsun madem...

Cazgırlık etmem... Gönlünde yokum... Aşkımız, yok! Gerçekten... Güzeldin (benimdin)...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder